Kayıtlar

Ağustos, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tatil

 Bu sene geç geldim tatile ama çok güzel bir zamana denk geldi. Hava bulutlu, tatlı tatlı esiyor ve deniz de çok güzel. Geçen gün biri çıktı karşıma. Eve de çok yakın. Yalnız yaşıyormuş. Misafirliğe gittim ona, birkaç saat sohbet ettik. Çok tatlı ve kibar biri. Tatil öncesi bana kendimi daha enerjik hissettirdi. Hayata daha bir pozitif bakmamı sağladı. Oturduğum yerde olmasına rağmen hiç görmemiştim onu. Sanırım herşey zamanını bekliyor. Bir şeyleri zorlamak sinirlerimizin bozulmasından başka bir şeye yaramıyor. Ne çiçek açıyor vaktinden önce, ne bahar yüzünü gösteriyor. Bize de sabır ve ümitle beklemek düşüyor. Kalın sağlıcakla...

Eylül

 Eylül ayını her zaman sevmişimdir. Serin rüzgârı, uçuşan sarı yapraklar, yaza veda, sonbahara da merhaba dediğimiz mistik bir ay. İçimde hep garip bir huzur hissi uyandırır. Herkes başka yaşar bu ayı. Kimine taze bir aşk, kimine melankoli. Kimine coşkun bir sevinç, kimine kasvetli, soğuk, gri bir ızdırap. Eylül bana hep arada kalmışlığı hissettirir. Ne yaz, ne de kış. Ne çemberin dışında, ne de içinde. Hayatımı hep böyle yaşadım ben. Arada, arafta. Kızlı erkekli kümelenmiş gruplardan hangisinin yanında durmalıydım? Dizilerden mi bahsetmek gerekirdi, maç sohbeti mi yapmalıydı? Yolda kalabalık gruplar ayrık kümelere dönüştüğünde ben nerede duracaktım? Karşıdan karşıya geçerken yeşil ışık yanacaktı, bunu öğrettiler. Bunu neden es geçmişlerdi ki? Evet eylül de araftı. Eylül bendim. Benim ayımdı eylül. Neden sevmeyecektim ki eylülü? "Eylüldü Di ‘li geçmiş bir zamandı yaşadığımız. Adımlarımızın kısalığı bundandı. Bundandı gözlerimin durgunluğu. Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,

Mucize Terapi

 Uzun yıllar önce, ergenlik zamanlarımda bir akşam evde televizyon izlerken Perihan Savaş'ın bir filmi denk geldi. Tabii çok sevindik, filmleri her zaman güzeldir. Eczacı bir kadın var filmde, bir de oğlu var. Eczaneye bir müşteri giriyor, kırmızı kravatlı, hoş bir adam. Çocuk adamı görünce eli ayağına dolanıyor, adamdan gözlerini alamıyor. Tam bu anda ben filmin konusunu anladım tabii. Kızarmaya, rahatsız olmaya başladım. Sanki filmden biri çıkıp benim de o çocuk gibi olduğumu söyleyecek gibi geldi. Annem de çocuk galiba kırmızı renkten etkileniyor dedi, sonra da ne biçim film bu diye kapattı. İlk o an aklıma takılmıştı. Acaba anlıyor mu benim de öyle olduğumu diye düşünmüştüm. Tabii cevabı hala bilmiyorum. Yıllar sonra o filmi merak edip sonuna kadar izlemiştim. Çocuğun eşcinsel eğilimleri var. Annesi fark ediyor ve çok üzgün. Sonra terapiste götürülüyor. Çocuk da ergenlik çağlarında. Birkaç seans o mucizeler yaratan :) terapiden alıyor ve sürpriiiz; çocuk artık kızlardan hoşlanm

Rüya Gibi

    Ofise ayak bastığım o rutin günlerden birinin beni bir anda bulutların üzerine atacağını, ardından da acısını son nefese kadar unutamayacağım bir çakılmayla sonuçlanacağını nereden bilirdim?    İşe yeni girmiş, masada oturuyordu. Türk filmlerinin benim için en komik sahnelerinden birinin aslında ne kadar da gerçek olduğuna şahit oldum önce. Bir anda onu gördüğümde arabesk bir müzik bangır bangır çalmaya başladı :) Evet sadece ben duyuyorum ama çalıyor işte :) "Seni gördüğüm o günden beri,   Kalbim perişan, gönlüm bir deli.   Sana yazdım beni anlatan, aşkımla dolu bu sözlerimi."   Sonra bana gülümseyerek günaydın dedi. Aaaaa o da benden hoşlanmıştı. Öyle ya sabah sabah günaydın mı denirdi durduk yere. Bir de gülümsüyor üstelik. Sonra ara ara göz göze de gelince bana kesin aşık olduğunu anladım :))))   Evet mantık denen olgu beni çoktan terk etmişti. Mekânım bulutlardı artık. Oralarda geziyor, kâh uçuyor, kâh süzülüyordum. Hayatımın en güzel zamanlarıydı. Gerçi bütün bunlar