Hayat market poşetlerini taşımaya benziyor. Hevesle eline aldığın, yürüdükçe ağırlığını daha da derinden hissettiğin, kısa sürede de tükettiğin. Bu aralar bana market poşetlerim çok ağır geliyor. Bir poşet var ki taşıdığım, canımı çok yakıyor. Öyle ki ellerim yara, bere içerisinde. Taşıdığım bu yalnızlık çok ağır geliyor. Yalnızlık insanı canından bezdiriyor. Böyle zamanlarda sabahları uyanmak bile istemiyor insan. Uyanmak hatırlamak demek. Uyanmak rüya aleminde unuttuğun bütün o problemlerin geri gelmesi demek. Gece yok olmak gibi birşey benim için. Beraberinde bütün o dertlerin de yok olması. Her şeyin anlamsızlaşması, anlamın bile anlamını yitirmesi. Fırtınanın dinmesi ve yerini sessiz viranelere bırakması. Gece hayata kısa bir mola vermek gibi. Bazen gece hiç bitmesin, rüyaların sonu gelmesin istiyorum. Karanlık beni sarsın, saklasın. Kimse beni bulamasın. Gece beni bırakmasın. "Tesadüfen gelmişim hayata, mecburen yaşıyorum. Doğarken neden ağladığımı yaşarken...
Yıllar önce anlamıştım. Kendimi de çok uyarmıştım. Ataletin pişmanlığı ağır olacak. Hayatı kaçıracak, bir daha da yakalayamayacaksın. Hayattan intikam almak için yol verdiğin dostlukların yeri boş kalacak, dolmayacak bir daha. Hep söyledim kendime. Kendim söyledim, kendim dinledim. "Rûzgâr kırdı dalımı Ellerin günâhı ne? Ben yitirdim yolumu Yolların günâhı ne? Ne kış dedim ne bahâr İçtim sabâha kadar Erken ağardı saçlar Yılların günâhı ne?" Bazen kendimizi kaybediyoruz… ama yeniden bulmanın yolu, bazen bir cümleyle başlıyor. Eğer bu satırlar sana da tanıdık geldiyse, yorumlarda buluşalım.
37 yıllık hayatımda anlam arayışım ile kanaat getirdiğim sonucun tam bir özetini yazmış Samiha Hanım. Ben var olmanın anlamının tam da bu şiirdeki gibi olduğuna inanıyorum; "Ruhum bir kalıbın esiri olmadan evvel, elimi bir el tuttu... Ve bana, güneşleri, seyyareleri, semavatın acayibini gezdirip, seyrettirdi. Nihayet bir aleme getirerek; - "İşte misafir olacağın yer... Burası dünyadır!" dedi. Şaşkın şaşkın etrafıma bakınırken de devam etti: - " Burada herkes kendi istidadına göre bir tohum eker ve mahsul devşirir... Para, kadın, evlat, mevki, rütbe, şan ve şeref insanların en çok ekip biçtikleri tohumlardır... Sen de keyfine göre bu dünyaya bir çekirdek ekip mahsul topla!..." Böylece kimsenin kimseyi görmeden çalışıp didindiği bu patırtılı aleme ben de katıldım... Ben de onlar gibi ekip biçmeye başladım. Ama bütün tarlalar benim olsa, tohumların, sabanların tek sahibi sade ben olsam, gene de geldiğim alemlerin zevkine takılı kalan gönlüm, bir türlü ...
Yorumlar
Yorum Gönder