37 yıllık hayatımda anlam arayışım ile kanaat getirdiğim sonucun tam bir özetini yazmış Samiha Hanım. Ben var olmanın anlamının tam da bu şiirdeki gibi olduğuna inanıyorum; "Ruhum bir kalıbın esiri olmadan evvel, elimi bir el tuttu... Ve bana, güneşleri, seyyareleri, semavatın acayibini gezdirip, seyrettirdi. Nihayet bir aleme getirerek; - "İşte misafir olacağın yer... Burası dünyadır!" dedi. Şaşkın şaşkın etrafıma bakınırken de devam etti: - " Burada herkes kendi istidadına göre bir tohum eker ve mahsul devşirir... Para, kadın, evlat, mevki, rütbe, şan ve şeref insanların en çok ekip biçtikleri tohumlardır... Sen de keyfine göre bu dünyaya bir çekirdek ekip mahsul topla!..." Böylece kimsenin kimseyi görmeden çalışıp didindiği bu patırtılı aleme ben de katıldım... Ben de onlar gibi ekip biçmeye başladım. Ama bütün tarlalar benim olsa, tohumların, sabanların tek sahibi sade ben olsam, gene de geldiğim alemlerin zevkine takılı kalan gönlüm, bir türlü ...
Hayatımın hiçbir döneminde ölümün bir son olduğuna inanmadım. Dünyada yaşadığımız hayat bana göre sonsuz varlığımızın çok küçük bir bölümü. Buna inanmanın huzuru hayat yolculuğunda bana her zaman destek olmuştur. Belirli bir yaştan sonra üst jenerasyonun vefat haberleri daha sık gelmeye başlıyor. Yakın zamanda yine bir vefat haberi ile sarsıldım. Günlerce kendime gelemedim. Depresif bir etki altında eğlenceli melodiler bile hüzünlü geldi kulağıma. Bugün de Mevlevi bir hocanın, vefatından sonra talebesinin rüyasında söylediği sözler geldi aklıma. "Neden bizi terkettiniz efendim?" diyen öğrencisine cevaben; "Meşküre, gömleğim eskidi" diyor büyük zat. Kimileri yepyeni gömlekleri de çıkarıp terk ediyor Dünya planını ama eskidikçe gömlekler, bilinmeze yolculuk çanları iyice dalgalanır oluyor kulaklarda. Carolina da acı dolu satırlarında şöyle tarif etmiş bu yolculuğu: " Dünya bir dans pisti. Herkes dans ediyor. Acı dolu bir dans bu. Unutul...
Zinho simsiyah çok güzel bir çocuktu. Öylesine açtı ki, çöplükte bulduğu bozuk etleri daha ateşte ısınmasını bile beklemeden yemeğe başladı. Ertesi gün zehirlenerek ölmüş halde bulundu. Üzerinde kimliği olmadığı için onu herhangi bir Z gibi gömdüler. Kenarda kalmışların ismi olmaz ki.... -Carolina Maria de Jesus Hayat öylesine zorlu bir yolculuk ki, dehşete düşmemek olanaksız. Yer yüzündeki her canlı yaşam mücadelesi içerisinde debelenip duruyor. Bazen acaba ben mi hep olumsuz düşünüyorum dediğim oluyor elbette ama etrafımda uçuşan kuşların cıvıltılarının beni neşelendirmek yerine zorlu hayatlarını düşünerek hüzünlendirmesini depresif ruh halime bağlamak olayı fazlasıyla basite indirgemek olacaktır diye düşünüyorum. Acıyı körükleyen bir şey daha varsa o da yalnızlıktır bence. Birisini sevmek, sevildiğini bilmek, acını onunla paylaşmak ve desteklenmek hayatı yaşanır kılan en değerli şey olmalı. Hele ki "Kenarda kalmış" lardansan... Peki ya bundan da yoksun ise insan?.... Yaz...
Yorumlar
Yorum Gönder