Aidiyet

 Okul yıllarında en nefret ettiğim zamanlar, diğer öğrencilerin tersine teneffüs ve boş ders zamanlarıydı. Zil çaldığında bahçeye çıkardık ve dolaşırdık. Çocuklar kızları izler, onlar hakkında konuşurdu. Gülüşür, eğlenirlerdi. Ben de fark edilmemek için kızlara bakardım. Bana çok acı verirdi bu. Ayrıca el, kol hareketlerime dikkat etmeli, sesimi çok inceltmemeliydim. Bütün bunlara dikkat etmeme rağmen yine de söz döner dolaşır bana gelir, alay konusu olurdum. Boş derslerde kızlarla sohbet ederken bunu uzun tutmamalıydım. Sohbetleri biter de dikkatlerini çekersem yine alay konusu olabilirdim çünkü. Ben gay im aslında trans değilim. Ama yine de sığamazdım hiçbir yere. Hiçbir yer bana ait değildi. Alay edildiğimde bunu kimseyle paylaşamazdım tabii. Sonunda bir panik atak krizi ile uzun yıllar ilaç kullandıktan sonra tesadüfen uygun bir psikolog bulduğumda bunları anlatabildim. O zamana kadar neler birikti içimde. Şu an benim o yaşlarımda olan ve bunları yaşayan arkadaşlarım bu yazımı okursa, bilmeleri gereken şey bunun ömür boyu sürmeyeceğidir. Keşke o zamanlar ben de bilseydim. Gerçi hala hiçbir yere ait hissetmiyorum kendimi. Ama etrafımda alay etmeye cesaret edecek insanlar yok artık. Uzunca bir zaman da söyleyemeseler bile akıllarından geçiriyorlardır diye üzüldüm kendi kendime. Bu da geçti. Sonradan keşfettim ki eşcinsellik ile barışamadığım, beni onlardan çok ben yargıladığım içinmiş bütün bunlar. Şimdi kimin ne düşündüğü hiç umrumda değil. Değerli olan benim, geç de olsa anladım bunu. Bir yere ait olmak zorunda da değilim. İnsanlar bana ait olmak için uğraşsınlar. Hayat beni öyle bir idmana soktu ki, taş gibi oldum :) Başkalarının oturup ağladığı o aptal problemler bana çerez artık. Yani boşa gitmiyor çektikleriniz merak etmeyin. O zamanlar beni en iyi anlatan mısralar ile veda ediyorum bugün. Kalın sağlıcakla...

"Ya dışındasındır çemberin, ya da içinde yer alacaksın.

Kendin içindeyken, kafan dışındaysa...

Çaresi yok kardeşim. Her akşam böyle içip, kederlenip, mutsuz olacaksın.

Meyhane masalarında kahrolacaksın."

Yorumlar

  1. Çocukların yaşadığı benzeri zorbalıklara şahit olduğum dönemler oldu öğretmenlik yaparken, uzun ve meşakkatli bir yol. Özellikle ilkokul ve ortaokul çocuklarında bu farkındalığı oluşturabilmek için epey çaba harcamak gerekiyor. Eğer okullarda "toplumsal cinsiyet" gibi dersler olursa her şey daha hızlı değişebilir. Konularımız kapsamında "toplumsal cinsiyeti" detaylı olarak işliyorum, aynı zamanda cinsel yönelimleri farklı olan bireyler ile ilgili rahatça sohbet edebiliyoruz. Bu sayede çocuklar erken yaşta bu durumun bir hastalık olmadığını, dünyanın farklı renkler ile yaşanabilir bir yer olduğunu kavrayabiliyorlar. Okul yönetiminin ve öğretmenlerin bu noktada çok fazla çalışması gerektiğini düşünüyorum. Çocuklar yaşları gereği acımasız olabiliyorlar, ben çocukken bu durumla karşılaşmadım. Dış görünüş, fiziki özellikler ve davranış itibari ile tırnak içinde yazıyorum "normal" görünüyordum. Fakat bu zorbalığı görebiliyor, çocukların ileriki hayatlarında nasıl büyük yaralar açtığını anlayabiliyorum. Belki de bir ölçüde senin çocukluk dönemlerini kaçırdık fakat bundan sonrası için bu anlayışı değiştirebiliriz. Şahsım adına bunun için çok ama çok çaba harcıyorum. Tüm bunlar sende yaralar açsa da güçlü durmayı başarmış olman şahane, kendine inanmaya devam etmelisin :)

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim. Umarım tüm öğretmenler bu konuda birşeyler yaparlar. Akran zorbalığı eşcinsel bireyler için telafisi olmayacak yıkımlara sebep olabiliyor.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evvel zaman

İşte Benim Serüvenim 4

Anlam Üzerine